Tüm göz Eş anlamlılar
Boşluk Eş anlamlılar : kesinti, sonu, duraklat, aralığı, geçici, aradan, süreksizlik, açılış, lacuna, caesura, girişim, hitch, stopaj, kesintisi.geçersiz.açılış, kırmak, ayrılık, diyafram, ihlali, rift,...Boşuna Eş anlamlılar : beyhude, işe yaramaz, değersiz, steril, verimsiz, etkisiz, karsız, unavailing, etkisiz, inatçı, ödüllendirmemek, kısır, boş, gerçek dışı, hayali, asılsız, hayali.yardım, yardım,...Bounden Eş anlamlılar : bağlı.Bourn Eş anlamlılar : sınır.Bowdlerize Eş anlamlılar : expurgate.Boy Eş anlamlılar : prestij, tanıma, itibar, büyüme, başarı, saygı, itibar, ayrım, kalite, başarı.yorumu, model, yan, faktör, öğe, gebe, izlenim.yüksekliği, tallness, ayrıcalık, boyut, yükseklik.ifade,...Boya Eş anlamlılar : açıklamak, anlatmak, söyle, ilgili, resim, tasvir, tasvir, temsil.pigment, renk, boyama, tentür, petrol, leke, boya, renk tonu, renk tonu, gölge.kapak, ceket, on fırça, harç, renk, yayma.Boyama Eş anlamlılar : renk.Boykot Eş anlamlılar : sokmamak, kesim hariç, yasak, çubuk, babaların, blackball, reddetmek, çöp, yasadışı.Böyle Eş anlamlılar : benzer, gibi karşılık gelen, karşılaştırılabilir, benzeri, müttefik, eşleştirme, çift, ikiz, benzer.Boynuz Eş anlamlılar : urdur, akıbet, cornu, mahmuz, spike, dişi, boynuz.Boyun Eğdirmek Eş anlamlılar : fethetmek, yenmek, korkutur, konu, yenmek, ezmek, alçak gönüllü, bastırmak, bastırmak, bozguna, bastırmak, bastırmak, koşum, esir.Boyun Eğen Eş anlamlılar : köle, yaltakçı, kölece, sefil, dalkavuk, truckling, yaltaklanan, toadying, rezil, bootlicking.uysal, itaat, verimli, uysal, uyumlu, yönetilebilir, ezik, yumuşak, hafif, istifa, pasif,...Boyunduruk Eş anlamlılar : katılmak, birleştirmek, birleştirmek, bağlamak, bağlanmak, çift, dostum, evlenmek, hitch, splice, tutturmak.alay.bond, kravat, urgan, kaplin, kira kontratı, bağlantı, bağlantı, birliği,...Boyut Eş anlamlılar : ölçüde, büyüklüğü, boyutu, genlik, genişlik, uzatma, ölçü, kalibre, kapsamı, aralığı, toplu, oran, ölçek.Boyutu Eş anlamlılar : büyüklüğü, boyutları, ölçüde, toplu, oranlar, kitle, kapsamı, cilt, aralık, alan.ekmeğin, büyüklüğüne, sınırsızlık, çokluk, büyüklüğü, massiveness, ampleness, enormousness,...Bozgun Eş anlamlılar : kök.yenilgi, yenmek, fethetmek, yenmek, korkutur, yenmek, bastırmak, boyun eğdirmek, ezmek, alçak gönüllü, kovmak, püskürtmek, rebuff.geri çekilme, uçuş, izdiham, panik, para çekme,...Bozguncu Eş anlamlılar : dönek.Bozma Eş anlamlılar : ihlal, ihlali, ihlali, tecavüz, tecavüz, günah, aykırı, yasadışı, olsun, bizim, suç, unlawfulness.Bozmak Eş anlamlılar : aptal, dolt, palyaço, ninny, numskull, nincompoop, blockhead, cahil, mankafa, keriz, screwball.silmek, leke, silme, iptal, efface, kaldırmak, rub.gaf, el, bungle, beceriksizlik, beceriksiz,...Bozuk Eş anlamlılar : yem, yem, işləyənlər, demoralize, ayartmak, değerini düşürmek, debauch, vitiate, sapık, onursuzluk, rezil, aldatmak, istismar, değerini düşürmek, kusur, kirletmek, bulaştırmak.dürüst...Bozukluğu Eş anlamlılar : kargaşa, bozukluğu, satır, tartışma, şamata, gürültü, gürültü, gürültü, kargaşa, salgın, fracas, fray, kavga, isyan.hastalık, hastalık, illet, hastalık, sakatlık, acı,...Bozulma Eş anlamlılar : yalan beyan, yerleşmiş, kaçırma, abartı, aldatma, sapıklık, tahrif, yanlış bilgi, gizleme işlemi, yalan, yalan.atık.Bozulmamış Eş anlamlılar : ilkel, ilkel, yerli, ilkel, ilkel, gelişmemiş, prehistorik, ilk, ilk, orijinal.saf.sakin.saf, temiz, yozlaştırmadan, bakir, unmarred, pürüzsüz, bozulmamış, bakire, bakire, tertemiz, kusursuz.Bozulması Eş anlamlılar : sahtekârlık, rüşvet, yiyicilik, eğrilik, shadiness, unscrupulousness, gizlenen, kötülük, sahtekârlık.katıştırma, uydurma, sapıklık, bozulma, değiştirme, temizleme,...Bozulmasına Yol Açar Eş anlamlılar : değerini düşürmek, debauch, defile, onursuzluk, alçak gönüllü, aşağılamak, bozuk, sully, kirleten, rezil.Bozulmaya Eş anlamlılar : dejenere, çürüme, daha da kötüye, düşüş, cezir, küçülmek, zayıflatmak, dağılır, aşağılamak, devalüasyon, zarar, retrogress.Brahmacharinin Eş anlamlılar : tereddüt, sallanmak, yalpalamak, tahterevalli, vardiya, salınım, dalgalanma, shillyshally, pisi balığı, etek ve haw, arka ve dolgu, sıcak ve soğuk, alternatif bir darbe.Brakabilir Eş anlamlılar : ürkek.Bravo Eş anlamlılar : kıyasıya.Bravura Eş anlamlılar : ustalık, çizgi, parlak, ruhu, animasyon, enerji, canlılığı, sürücü, yumruk, sıçrama, görüntüleme, gereksiz gösterişle, teşhircilik, cesur, audacity, şık, stil.Brawn Eş anlamlılar : kaslılık, kas, burliness, beefiness, güç, güç, canlılığı, kudret, sağlamlık, sağlamlık, dayanıklılık.Break Eş anlamlılar : berbat, yok etmek, batık, şut, yıkmak, ezmek, parçalamak, bozmak, bozmak, ortadan kaldırmak, parçalıyorlar, parçalamak, sökmeye.parçası, paramparça, splinter, patlama, şut, bölmek,...Break Up Eş anlamlılar : dağıtmak, dağılım, dağıtma, dağıtmak, ayrı, bölüm, bölmek, dağıtılması, sona, durdurmak, askıya alma, görevden, tatil, ertelemek.Brew Eş anlamlılar : uydurmak, hazırlamak, uydurmak, başarmak, icat, yumurtadan, mühendis, düzenleme, manevra, düzen, hoşgörmek.