Tüm göz Eş anlamlılar


  • Blok Eş anlamlılar: engel, durdurmak, çubuk, kontrol, reçel, abluka, barikat, frenlemek, engel, engel, tutuklama, kısıtlama.parça, kitle, yumru, yığın, iri parça, yığın, kama, nugget, kek.engel, engel,...
  • Bloklu Eş anlamlılar: stok.
  • Blowzy Eş anlamlılar: frowzy.
  • Blubber Eş anlamlılar: hıçkırık.
  • Blues Eş anlamlılar: depresyon, çöplük, sıkılan, üzüntü, melankoli, huysuzluk, glumness, umutsuzluk, moroseness, kasvet.
  • Bob Eş anlamlılar: sıçrama, sallanmak, titreme, pislik, dürtmek, seğirme, tereddüt, titreşim, salınım, waggle, başını sallamak, örgü, atlamak, ördek.görünür, ortaya, ortaya, açmak, pop up, bahar kadar...
  • Bobble Eş anlamlılar: gaf.
  • Bobin Eş anlamlılar: halka, sarmal, döngü, helis, kıvrım, konvolüsyon, ağırşak, curlicue, tirbuşon, rulo.rüzgar, büküm, açmak, spiral, sinuate, makara, yılan, döngü, burgu, convolve.
  • Bocalama Eş anlamlılar: yalpalamak, reel, tesir, yanılmak, vermeyecektir, tereddüt, kaya, kereste, dere pisisi, sallanmak, shamble, titremek.şok, stupefy, şaşırtmaz, şok, sağıra, korkutur, sürpriz, flabbergast,...
  • Bodrum Eş anlamlılar: bodrum, tonoz, depo.
  • Bodur Eş anlamlılar: kasvetli.kısa, zayıf, itilen, küt, güdük, runty, cılız, cüce, cüce.tıknaz, küt, güdük, tıknaz, tombul, tıknaz, bodur, kısa, thickset.
  • Boğa Eş anlamlılar: kendinden emin.kuvvet, itmek, basın, sürücü, itme, kalabalık, itmek, dirsek, omuz, dürtükleme, kıpırdamak, çarpmak, gözdağı.
  • Boggy Eş anlamlılar: bataklık, bataklık, çamurlu, moory, fenny, sünger, sıçratan, nekrotik, yumuşak, verimli, quaggy.
  • Boğmak Eş anlamlılar: boğmak, bastırmak, asphyxiate, boğmak, choke.sel, sel, taşma, yutmak, korkutur, sırılsıklam.yenmek, korkutur, hafifletmek, kalıp, bastırmak, boğmak, bastırmak, gidermek, bastırmak,...
  • Boğucu Eş anlamlılar: tutkulu, iltihaplı, ateşli, ateşli, sıcak, sıcak, kızarmış, ateşli, elbirliğiyle, aşk, erotik, şehvetli, seksi, baştan çıkarıcı, düşündüren, çekici, davetkâr.
  • Boğuk Eş anlamlılar: boğuk, sert, rasping, sert, kırık, croaking, kaba, derin, gırtlaktan, kalın, gargara.sert, kaba, husky, gırtlaktan, rasping, kaba, croaky, çakıllı, ızgara, kırık, croupy.
  • Bogy Eş anlamlılar: cin, ruh, sprite, küçük şeytan, ürkütücü, bugbear, öcü, bogyman, bête noire, nemesis, iblis, öfke.
  • Bohem Eş anlamlılar: sıradışı, toplum kurallarına uymayan, alışılmışın dışında bireysel, sıradışı, tuhaf, egzotik, sanat konusunda hava atan, sanat, gayrı, gevşek, kaygısız, vagabond.
  • Bok Eş anlamlılar: dışkı.
  • Boks Eş anlamlılar: prizefighting, yumruklaşma, pugilism, fikir tartışması, halka.
  • Boksör Eş anlamlılar: avcı.avcı, prizefighter, boksör, boksör, sparrer, ortak fikir tartışması.
  • Bol Eş anlamlılar: bereket, ama, bolluk, plenitude, bounteousness, ampleness, repletion, muchness, dolgunluk.geniş, taşan, bol, zengin, iyi birlikte, iç içedir, dolu, bol, cömert, bereketli, bol, bol, bol,...
  • Bol Bol Eş anlamlılar: geniş, ferah, geniş, önemli, büyük, geniş, ferah, geniş, geniş, hacimli, ferah.bol, yeterli, yeterli, yeterli, dolu, bol, bereketli, cömert, enstrümantal.
  • Bölge Eş anlamlılar: özel, il, bölge, küre, bölümü, etkinlik, iş, sektör, etki alanı, alan, çim, yönetim bölgesi, forte, işlev, uzmanlık.sektör, bölge, kemer, yerel, alan, bölge, sitesi, bölüm,...
  • Bölgesel Eş anlamlılar: seksiyonel, ilçe, topluluk, mahalle, dar görüşlü, il, sınırlı.
  • Bolluk Eş anlamlılar: bereket, aşırı, fazlalık, ama, taşma, dolgunluk, artı, fazlalığı, bolluk, savurganlık, lütuf, çeşitlilik, sayısız, kalabalık.vermek, zaman kaybı, oyun, streç, latitude, kapsamı,...
  • Bollukla Eş anlamlılar: zenginlik, ornateness, savurganlık, floridness, gaudiness, flashiness, ihtişam, bereket, ama, coşku, doğurganlık, lushness, bereket, lütuf.
  • Bölme Eş anlamlılar: bölmek, dağıtmak, tahsis, tahsis, bölüştürmek, dole, paylaşmak, parsel, daha alt bölümlere ayırma, bölme, bölmek.paylaşım, bölümü, kesim, parça, alt bölümü, tahsis, temettü,...
  • Bölmek Eş anlamlılar: kesme, keski, yontmak, heykel, formu, şekli, moda, eritmek, araç, mezar, basık, deşmek, heykel, çip.dağıtmak,, dağıtmak, dole, mete, atamak, paylaşmak, tahsis, bölüştürmek, başa...
  • Boloney Eş anlamlılar: saçma.
  • Bölücü Eş anlamlılar: zarar, estranging, yabancılaşma, enflamatuar, tehlikeli, zararlı, yaramaz, yıkıcı, uyumsuz, rahatsız edici, reaksiyonun, zahmetli, kışkırtıcı.
  • Bölük Pörçük Eş anlamlılar: eksik, tamamlanmamış, kırık, kısmi, kesir, parçalara ayrılmış, kesik, tutarsız, kaba düzensiz, engelliler, dalgalı.
  • Bölüm Eş anlamlılar: bölmek, ayırmak, ayırmalıdır, daha alt bölümlere ayırma, bölme, segment, bölüm, duvar, çit, ekran.bölge, alan, bölge, mahalle, toplum, bölümü, borough, bölge, sektör, il, bucak,...
  • Bölümü Eş anlamlılar: anlaşmazlık, çekişmeler, anlaşmazlık, fark, varyans, sonu, ihlali, rift, muhalefetin, muhalefet, rüptürü, kavga, kıskanma, yabancılaşma.servis birimi, paylaşım, rasyon, kota, kesim,...
  • Bölünme Eş anlamlılar: yarık, yarmak, bölünme, bölünme, sonu, kırık, ihlali, fissür, ayrılık, bölümü, ayrılık, süreksizlik, gedik, boşanma.bölümü, split, ihlali, kopma, sürtüşme, ayrılık, hizip,...
  •