Tüm göz Eş anlamlılar


  • Yağsız Eş anlamlılar: inceden inceye gözden geçirmek, at bakışta, içine daldırma, çevirmek, yaprak, okuyun.atlamak, sıçrama, ricochet, kızak, sıyrık, kaçmak, bakışta.
  • Yahoo Eş anlamlılar: hödük.
  • Yak Eş anlamlılar: konuşma, sohbet eden, gevezelik, gevezelik, gevezelik, gab, jabber, gaz, yackety-yak, yap, schmooze, yağ çiğnemek, bez çiğnemek, natter.sohbet, harika, dedikodu, sohbet eden, konuşma, kalp,...
  • Yakalama Eş anlamlılar: ele geçirmek, yakalamak, kavramak, tutuklama, tutuklama, köşe, tuzak, tuzak, almak, yaka.ulaşmak, kazanmak, kazanmak, elde, olsun, tedarik, güvenli, yapmak, kazanmak.sahibi, nöbet, çekici,...
  • Yakalamak Eş anlamlılar: bakın, tutuklama, algıladıkları, kavramak, anlamak, almak, izleyin.almak, ele geçirmek, yakalama, entrap, ensnare, kavramak, sıkmak, kapmak, tutuklama.budak, hile, joker, rusçuk, hile, hoax,...
  • Yakalandım Eş anlamlılar: nefret.
  • Yakın Eş anlamlılar: oteller:.hemen, gelecek, yaklaşan, yaklaşırken, el, yakınındaki giderek kötüleşen, tehdit.miyop, miyop.oteller:.
  • Yakınan Eş anlamlılar: fretful, faultfinding, şikayet, carping, titiz, aşağılayıcı, kritik, censorious, huysuz, mızmız, ağlamaklı, sinirli, hoşnutsuz, sızlanan, asabi.
  • Yakında Eş anlamlılar: kısa bir süre, şu anda, anon, uzun önce bir süre ere göre içinde biraz betimes ise, doğrudan, erken doğum, gecikme olmadan uzun.
  • Yakındaki Eş anlamlılar: yakın, eldeki, bitişik olarak, yakın gelecek, hemen, hemen hemen, kullanışlı, rahat.
  • Yakınlaşma Eş anlamlılar: uzlaşma.
  • Yakınlık Eş anlamlılar: benzerlik, yakınlık, dostluk, kardeşlik, dostluk, dostluk, kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, dostluk, chumminess.yakınlık, gelişinin yakınlığı, propinquity, bitişiklik, contiguity,...
  • Yakınsama Eş anlamlılar: conflux, izdiham, kalabalık, tutarlılık, birlikte, konsantrasyon, focalization, toplantı, karşılaşma.
  • Yakışıklı Eş anlamlılar: çekici, iyi görünümlü, güzel, güzel, olma, zarif, şık, görkemli, görkemli, gösterişli, güzel, hoş, fuar, boylu poslu, cana yakın.cömert, liberal, bol, bağışlayıcı, geniş,...
  • Yakışıksız Eş anlamlılar: çirkin, kötüleyen, uygunsuz, uncomely, yersiz, uygun olmayan, dışarı tutmak, hastaliga, düz, sade, sıkıcı.yanlış, saldırgan, uygunsuz, kınanması gereken, discreditable, indecorous,...
  • Yakışır Eş anlamlılar: çekici, olma, güzel, yakışıklı, hoş, yakışıklı, sevimli, alma, çekici, çekici, çekici, hoş, yakışıklı, zarif, güzel.doğru uygun, olma, uygun, doğru uygun, zevkli, geleneksel,...
  • Yakışmayan Eş anlamlılar: yakışıksız, çirkin, uygun olmayan, yanlış, indecorous, unseasonable, uygun olmayan, unfitting, ahlaksız, sakıncalı, çirkin, indelicate, kaba, brüt.
  • Yakıt Eş anlamlılar: yanıcı, yanmaz.gıda, yiyecek, bulamayanlar, rızık, hükümler, rasyon, malzemeleri, sübvansiyon, provokasyon, tahrik, uyarıcı, güdü, enerji, cesaret, ilham.yangın, ışık, kindle, ateş,...
  • Yaklaşan Eş anlamlılar: yakın, geliyor, yaklaşırken, yakın gelecek, giderek kötüleşen, bira, kaderinde, tehditkar, tehdit.
  • Yaklaşık Eş anlamlılar: yakın, kaba, yakın, karşılaştırılabilir, üzerinde verging yaklaşıyor yakın.neredeyse, well-nigh, hemen, yaklaşık, ama, çoğunlukla, için kabaca kapatın.hemen hemen, neredeyse,...
  • Yaklaşım Eş anlamlılar: yaklaşık, maç, benzer, karşılaştırmak, karşılamak, paralel.yöntemi, demektir, yordam, sistem, ölçü, yol, modus operandi.yaklaşım, gelişinin yakınlığı, yakınlık, yakınlık,...
  • Yakmak Eş anlamlılar: eleştirmek.kalmamak, sararmış, buruşmak, kurumak, tek, char, dışarı kuru.
  • Yalaka Eş anlamlılar: dalkavuk, adulator, eulogist, panegyrist, alttan yukarıya ittirmek, fawner, bootlicker, flunkey, date, blandisher, dalkavuk, elma parlatıcı.
  • Yalakalık Yapmak Eş anlamlılar: geri çekmek, korkmak, shrink, cower, bıldırcın, utangaç, geri tepme, öne doğru eğilmek, ördek, gizlenmek.
  • Yalamak Eş anlamlılar: küçük, leke, bit, dokunmatik, dab, kesik, ipucu, inme, fırça, rub'dir.tur, yıkamak, dalgalanma, fırça, dokunmatik, dil, fiske, cihazı, yıkayın.thrash, dövmek, yenmek, yenmek, dövmek, en...
  • Yalan Eş anlamlılar: yalan, yalan, yalan, imalat, buluş, kurgu, balık hikaye, efsane, yalan, uydurma, halftruth, uydurma, aldatma, aldatma.dinlenme, yaslanmak, uzanmak, güvenmek, sarkıtmak, lounge, kanepe, uzatmak,...
  • Yalan Beyanın Eş anlamlılar: yalan.
  • Yalancı Eş anlamlılar: kaz sürüsü, gevezelik, laklak, gevezeliği, avanak.şarlatan, dolandırıcılık, sahte, hile, dolandırıcı, bluffer, dissembler, talip, hile, mountebank, deneylere, four-flusher, düzenbaz.
  • Yalın Eş anlamlılar: güvenmek, bağlı, saymak, banka, pervane, üzerine getirin, karşı yaslanmak.yamaç, eğim, cant, eğim, eğin, ipucu, yay.seyrek, verimsiz, yetersiz, yetersiz, exiguous, eksik, yetersiz, yoksul,...
  • Yalnız Eş anlamlılar: yalnız, yalnız, kimsesiz, lorn, terk edilmiş, ıssız, zalime, serseri, sevgisizlik, ıssız, terkedilmiş, sevilmeyen, dışarıda bırakılmış.yalnız, yalnız, izole, zalime, tek, ayrı,...
  • Yalnız Adam Eş anlamlılar: yalnız, münzevi, münzevi, misanthrope, eksantrik, maverick, yabancı.
  • Yalnızlık Eş anlamlılar: inzivaya, gizlilik, emeklilik, sakin, barış, para çekme, haciz, unsociability, aloneness, reclusiveness, solitariness.
  • Yalpalamak Eş anlamlılar: sallanmak, tereddüt, sallanmak, sallamak, tesir, yanılmak, yürümek, bocalama, titremek, salınım, titremeye, kaya, reel, gezi, quaver.
  • Yaltaklanan Eş anlamlılar: yaltakçı, kölece, köle, dalkavuk, truckling, bootlicking, gurur, yalaka.
  • Yalvarıyorum Eş anlamlılar: dilenmek, yalvarıyorum, yalvarmak, importune, suçunu itiraf etmek, kıble, dilekçe, basın, adjure, feryat.savunmak, yalvarıyorum, importune, yalvarmak, kıble, dua, yalvarıyorum, yaygara,...
  •