Tüm göz Eş anlamlılar


  • Yüklemi Eş anlamlılar: ilan, teyit, iddia, aver, korumak, demek, ısrar, devlet, iddia, uğraşmak.
  • Yüklü Eş anlamlılar: zengin.
  • Yüksek Eş anlamlılar: lider, sıralama, her şeyden, önde gelen, asıl, baş, ana, en üstteki, parlak, her şeyden önce yıldız, sermaye, ilk, benzersiz, eşsiz, mükemmel, eşsiz, büyük, son derece, baskın,...
  • Yüksek Atlama Eş anlamlılar: sıçrama, bahar, atlama, engel, açık, bağlı, birdirbir, tonoz kutup, hop.sıçrama, bahar, atlama, bağlı, uzun atlama, geniş atlama, sırıkla yüksek atlama, atlama.
  • Yüksek Dereceli Eş anlamlılar: çift.
  • Yüksek Ruhlu Eş anlamlılar: capcanlı, atılgan, animasyon, eğlenceyi seven, mettlesome, hevesli, ateşli, kanlı, enerjik, tutkulu, kalın, cesur, yiğit, alıngan, ürkek.
  • Yüksek Sesle Eş anlamlılar: gürültülü, koparan, kocaman, fırtınalı, sağır, gelişen, earsplitting, kulak delici, ağzı kalabalık, gür, gürültücü, sefih, sesli, hurly-burly, şamatalı, rip-roaring,...
  • Yükseklik Eş anlamlılar: yükseklik, yükseklik, boy, tallness, yücelik, itibar, önem.acme, tepe, derinlik, son, tepe, zirve, sorguç, tepe, capstone, doruk, zenith, apogee, pinnacle.
  • Yükselen Eş anlamlılar: heybetli, yüce, büyük, devasa, etkileyici, devasa, kahraman, muhteşem, gök yüksek, yüksek, uzun boylu, yükseltilmiş.
  • Yükseliş Eş anlamlılar: tırmanış.
  • Yükselme Eş anlamlılar: düzelme, geliştirme, artış, canlanma, kurtarma, iyileştirilmesi, iyileşme, artış, avans, lift, artış, ilerleme.ayrıcalık, ilerleme, iyileştirilmesi, geliştirme, iyileşme,...
  • Yükselmeye Vermek Eş anlamlılar: neden, neden, fırsat, hakkında getirmek, yol, getirmek, gerektirecektir, atma töreni, enstitü, etkisi, müjdecisi, üretmek, foreordain.
  • Yükseltme Eş anlamlılar: teşvik, yükseltmek, ilerlemek, yükseltmek, itmek, iletmek, paye, yüceltmek, artırmak, geliştirmek, tesbih, yüceltmek.
  • Yükseltmek Eş anlamlılar: artış, ayrıca, kazanç, artış, ayrıcalık, ek, önceden, büyütme, geliştirme, büyüme, genişleme.kuvvetlendirmek, geliştirmek, çoğaltmak, keskinleştirmek, yükseltmek,...
  • Yükümlülük Eş anlamlılar: borçluluk, nişan, gereksinim, sorumluluk, sorumluluk, sorumluluk, görev, baskı, kısıtlama.borç, rehin, yük, bağ, hükmü, sorumluluk, anlaşma, sözleşme, antlaşma, söz.
  • Yumru Eş anlamlılar: sarsıntı, bang, çatışma, kaza, güm, yumruk, popo, darbe, darbe, kavanoz, jostle, sıçrama, tokatlamak, şok, çarpışma, etkisi.grup, toplamak, bir araya, biriktirmek, katılmak, toplamak,...
  • Yumruk Eş anlamlılar: itelemek, kıpırdamak, itme, eşya, poke, itmek, dürtükleme.üretim emri, poke, itmek, kışkırtmak, kıpırdamak, dürtükleme.grev, vurmak, kutu, dövmek, pommel, manşet, salıncak, klip,...
  • Yumruklar Eş anlamlılar: yumruklamak.
  • Yumurta Eş anlamlılar: yumurta, tohum, embriyo.tahrik.yumurta.oval.
  • Yumurtlamak Eş anlamlılar: halis, haykırmak, ağlamak, sputter, snort, coşma, geveze, gevezelik, tattle, dökmek.
  • Yumuşak Eş anlamlılar: yumuşak, esnek, esnek, süngerimsi, hamur, sünek, plastik, esnek, verimli, uysal.heedful, dikkatli, dikkatli, uyanık, uyarı, dikkatli, özenli, farkında, gözlemci, tedbirli, dikkatli, aç...
  • Yumuşatıcı Eş anlamlılar: yatıştırıcı.
  • Yumuşatır Eş anlamlılar: azaltmak, yatıştırmak, öfke, ılımlı, iyileştirmek, azaltmak, azaltmak, yatıştırmak, yatıştırmak.enervate, enfeeble, debilitate, zayıflatmak, zarar, egzoz, unnerve, emasculate, unman.
  • Yünlü Eş anlamlılar: bulanık, belirsiz, bulanık, belirsiz, karanlık, sisli, bulutlu, sisli, karanlık, odaklanmamış.
  • Yürek Eş anlamlılar: zavallı, hareketli, dokunaklı, acısı, ağır, hüzünlü, dokunaklı, etkileyen.
  • Yürekli Eş anlamlılar: sert, inatçı, inatçı, acımasız, pitiless, acımasız, eğilmez, sert, esnek olmayan, amansız, duygusuz, kuvvetli, inatçı, inatçı, hardnosed.
  • Yürekten Eş anlamlılar: samimi, candan, heyecanla, ciddiyetle, sıcak, gerçekten, gönülden, tutkuyla, hevesle, bolca.
  • Yurt Içi Eş anlamlılar: evcil, sevgi dolu, house-proud, stay-at-, ev, aile, ailesel ev.yerli, otokton, endemik, yerli.
  • Yurtsever Eş anlamlılar: sadık, milliyetçi, flag-waver, chauvinist, jingo.hain, yıkıcı.hayırsever.
  • Yürümek Eş anlamlılar: yalpalamak, paytak, yanılmak, künde, shamble, sallanmak, gezisi, karıştır.yıkacak, zorlanmak, serseri, kereste, trek, hızı, sürükleyin, mart, stomp, damga, basmak, yığın.eziyet, drudge,...
  • Yürürlüğe Girmesi Eş anlamlılar: yasa, tüzük, hareket, kararname, ölçü, yönetmelik, yönetmelik, hüküm, görev.
  • Yürürlükten Kaldırılmasına Eş anlamlılar: iptal, düşmesi, fesih, iptal, ‹ptal, ham'da, retraksiyonu, iptal, iptal, kaldırılması, hatırlama, ters, fesih, çekilme, silme.iptal, iptal, iptali, iptal, geçersiz, tasfiyesini, geri...
  • Yürütme Eş anlamlılar: ölüm cezası, ölüm cezası.uygulama, başarı, başarı, akıntı, gaye, effectuation, performans, tamamlama.
  • Yürütmek Eş anlamlılar: ayı, fazla, destek, sürdürmek, korumak, stand, acı, taşımak kapalı ulaşmak.koymak ölüm, öldürmek, gönderim yapılır.taşıma, iletmek, ayı, taşımak, çekmek, hareket, almak,...
  • Yürüyüş Eş anlamlılar: adım, adım, yürüyüş, aylak, aslan, ambulate, sırt, zam, mart, hızı, perambulate, basıyorum, strut, alırken, o toynak.kaldırım, yol, promenade, esplanade, lane, patika, iz, geçit,...
  •